O Sabah Kimseye Söyleyemediklerim
I
Zayıf anlarımı
tutup fırlatmak istiyorum havaya.
Yazmak istiyorum o sabah kimseye söyleyemediklerimi.
Yabancı bir şehirde, meydanın ortasındaki parkta
güzel havalardan konuşurken,
ülkemin tıpkı Nazım Hikmet’in memleketinden aldığı son gömlek gibi
paralanabileceği korkusunu yazmak istiyorum.
Eylül’ü yazmak istiyorum,
sarı renkle ilgili korkularımı
ve yabancı bir şehirde, başka halkların türkülerini dinlerken
hızla geçen gündüzleri
II
Birçok kere doğdum
Ama her defasında nisanda doğuyorum;
Nil’in ve Boğaz’ın kıyısında,
Salahattin Kalesinin, Galata Kulesinin yanında doğdum.
Her defasında
Fısıldıyordu kulaklarıma bahar:
“Zaman bir kimlik olabilir
Ve sen yabancı bir şehirde
bir ağaçla dost olabilirsin.
Eyüp Sultan’dan Balat’a yürürken
İsmini havaya fırlatabilirsin
Sonra Edirnekapı’da otururken
sırtını dayarken Konstantinopolis’in eski surlarına
Ve sorarken kendine:
Sultan’ın ordusu bu kapıdan girmeseydi ne yapardın?”
III
Balat’ta
Yeni bir isim arayarak vakit kaybetme
Ahşap evlere olan tutkunla arkadaş ol
onlarca hikâyeyi düşün
Kim bilir belki şu eski pencerelerin arkasında
Ermeni bir kadın oturuyordu
Şarap içip,
sende olmayan bir cesaretle
Kendi hayatını anlatıyordu
yazdığı hikayede
ما لم أَستطع قوله لأحدهم ذاك الصباح
I
أريدُ أن أُمسك بلحظاتِ الضعف
وأُلقي بها في الهواء..
أريدُ أن أكتب ما لم أَستطِع قوله لأحدهم ذاك الصباح،
ونحن نتحدثُ عن الجوِّ الرائعِ في مدينةٍ غريبةٍ
بحديقةٍ في منتصف ميدانٍ عامّ.
أريد أن أكتب عن خوفي
أن تهترئ بلادي
مثلما اهترأ آخرُ قميصٍ اشتراه ناظم حكمت من بلاده..
أريدُ أن أكتبَ عن أيلول
وعن خوفي من اللون الأصفر
والنهاراتِ السريعة التي تمرّ علينا
ونحن نستمعُ إلى أغانٍ شعبيةٍ
لشعبٍ آخَرَ
في مدينةٍ غريبة.
II
وُلدتُ أكثر من مرَّةٍ
لكنني في كلِّ مرَّة كنتُ أُولَدُ في أبريل
وُلدتُ بجوار النيل والبوسفور
وقلعة صلاح الدين وبرج غَلَطة
وفي كلِّ مرَّةٍ
كان يهمسُ الربيع في أذني ويقولُ:
يُمكن للزمانِ أن يكونَ هُويَّةً
ويُمكنُ أن تُصاحبَ شجرةً
في مدينةٍ غريبة.
يُمكن أن تُلقي باسمكَ في الهواء
وأنتَ تمشي في الطريق من “أيوب سلطان” حتى “بلاط”
ثم تجلس في “إدرنة قابي”
وتُسندَ ظهركَ إلى سور القسطنطينيةِ القديم
وتسألَ نفسك:
ماذا كنتَ ستفعل لو لم يعبر جيشُ السلطانِ من هذه البوابة؟
III
في “بَلاط”
لا تضيِّع وقتكَ في البحث عن اسمٍ جديد
يُمكنكَ أن تُصاحبَ شَغفكَ بالبيوت الخشبية
وأن تفكّرَ في الحكاياتِ
ربما خلف تلك الشبابيك القديمة
كانت تجلسُ امرأةٌ أرمنيةٌ
تشربُ النبيذَ، وتدوِّنُ بشجاعةٍ ليست لك
حياتَها الشخصيةَ داخل الحكاية.
الشاعر المصري أحمد زكريا
Türkçesi Cuma Tanık