I
Uzaklardan gelen
Mendilin üzerinde kuru öpücükler
Ve rüzgârda pencereler
Şehri keşfediyor bir şiirde.
Boşuna geçmişten konuşmak
Kırıp geçti beni yola çıkmak
Uzaktaki denizin maviliği
Ve toprakların yeşilliği parçalara ayırdı beni
Anneciğim! İntihar ettiler sebepsiz
Celile’nin serçeleri.
Ey çocukluğa ve sınırlara yakın ay
Çalma güzel rüyaları
Yalnız çocuğun odasından.
Ve yazma askerlerin postalları üzerine
Adımı ve tarihimi —
Yalvardım sana ey güzel ay.
Buğday tarlaları kaçtı tarihinden
Kaçtı hurma ağacı.
Geçmişten konuşmak boşuna
Arkadaşlarım
Eski evin girişinde kaydediyorlardı
Ölülerinin isimlerini
Ve bir polis bekliyorlardı
Ve yasemin gerdanlığını
II
Uzaklardan gelen
Mendilin üzerinde kuru öpücükler
Ve rüzgârda pencereler alnımı yarıyor
Göğe yakın bir yerde.
Gelen posta bana sürgünü hatırlatıyor
Ve kış diriltiyor beni bir dal gibi
Ölülerimizin ağacında.
Hapishanedeki arkadaşlarım
Satın alırlardı ışığı
Ve gasp edilmiş umudu
Ve sigaraları
Gardiyanlardan ve şairden.
Acıyı satalardı herhangi bir göçmen kuşa
Surun ardında mısır tarlası var olduğu müddetçe
Ve büyüyen başaklar.
Bir vagon penceresinin ardındaki ülkem
Terk edilmiş bir elma
Zakkum gibi iki nasırlı el
Tıpkı birer sokak ismi
Barikat gibi tıpkı.
Esareti düşünüyorum
Gelip geçenlere haykırışlarımı anlatayım diye.
Esareti düşünüyorum
Özgürlüğümü görüp
Geçen yılları sayabileyim diye.
Esareti düşünüyorum
Nasıl sığar bir çantaya Yafa’nın yüzü
Benim ve senin aranda küçük bir mesafe var idam kıyafetleri içinde
Ama idam edilmedim… Döndüm yüzüm olmadan.
Benim ve kısa bir anın arasında asırlar uzar
Esareti düşünüyorum,
Nasıl sığsın bir çantaya Yafa’nın yüzü!
III
Uzaklardan gelen
Mendilin üzerinde kuru öpücükler
Ve rüzgârda pencereler, ey kuzey rüzgârı
Geri çevir sevdiklerimin öpücüklerini
Gelme bana!
Kim satın alır Mesih’in kalbini
Ceylanın derisini
Gözaltı kamplarını
Döşenmiş vatanla ilgili şarkının dekoru ellerimde!
Geçmişten konuşmak boşuna.
Arkadaşlarım
Doğum tarihimi koyuyorlardı ağacın lifleri arasına
Sonra veda ettim onlara.
Ve unuttum belimi, gırtlağımı, yağmurun randevusunu
Ve kollarına kelepçemi taktım
Kolsuz kaldım, ağaçla didiştim
Bir polis bekliyorlar orada arkadaşlarım
Ve yasemin gerdanlığını.
Var olmaya çalışıyorum,
Olamıyorum!
Arapçadan çeviren Cuma Tanık