Bir tarih ve kültür aşığı olarak, Tim Macintosh-Smith’in başyapıtı “Araplar: Kavimler, Kabileler ve Devletlerin Üç Bin Yıllık Tarihi”ne dalmaktan çok mutlu oldum. Ve size söyleyeyim, hayal kırıklığına uğratmadı! İlk sayfadan itibaren, yazarın belagatli yazı stili ve karmaşık ve çoğu zaman yanlış anlaşılan bir tarihi uyumlu bir anlatıya dönüştürme becerisi beni büyüledi.
Bu kitapta en çok takdir ettiğim şey, Macintosh-Smith’in ayrıntılara gösterdiği özen ve Arap dünyasını kapsamlı bir şekilde keşfetmesiydi. Okurları, kadim Arabistan krallıklarından günümüzün Orta Doğu’suna kadar zamanda bir yolculuğa çıkarıyor. Yol boyunca, Arap dünyasını ve insanlarını şekillendiren kültürel, politik ve sosyal güçleri araştırıyor.
Benim için göze çarpan şeylerden biri, yazarın Arap kültürü ve toplumu hakkındaki yaygın yanlış anlamalara meydan okuma becerisiydi. Arapların yekpare bir grup olduğu fikrini ortadan kaldırıyor ve bunun yerine Arap Yarımadası’ndaki göçebe kabilelerden Kahire ve Bağdat’ın şehir merkezlerine kadar Arap dünyasının engin çeşitliliğini gösteriyor.
Kitabın büyüleyici bulduğum bir başka yönü de yazarın İslam’ın Arap tarihindeki rolünü keşfetmesiydi. Macintosh-Smith, dinin mimariden edebiyata kadar her şeyi nasıl etkilediğini ve Arap dünyasının şekillenmesinde nasıl önemli bir rol oynadığını gösteriyor.
Genel olarak, tarih, kültür veya Orta Doğu ile ilgilenen herkese “Araplar: Kavimler, Kabileler ve Devletlerin Üç Bin Yıllık Tarihi”ni şiddetle tavsiye ederim. Dünyanın karmaşık ve çok yönlü bir kısmına ışık tutan parlak ve anlayışlı bir kitap. Tim Macintosh-Smith’in yazıları hem ilgi çekici hem de bilgilendirici, bu kitabı Arap dünyasını ve insanlarını daha derinden anlamak isteyen herkes için mutlaka okunması gereken bir kitap yapıyor.
Araplar: Kavimler, Kabileler ve Devletlerin Üç Bin Yıllık Tarihi
Yazar Tim Macintosh-Smith
Çeviren Nurettin Elhüseyni
Yapı Kredi Yayınları
640 Sayfa
Kitaptan birkaç satır:
İslam’dan önce edebiyat, kültür, tarih, kimlik büyük ölçüde sözlüydü. İslam’dan itibaren yeni teknolojiler Arap tarihindeki önemli gelişmelerin çoğuna temel oluşturdu. S. 19
Yaklaşık 700’de imparatorluk idaresinde geçmişten miras kalan Yunancanın ve İran dillerinin yerine Arapçayı geçirme yönündeki ani bir karar da bütün imparatorluğu ve barındırdığı halkları dil bakımından şaşırtıcı hızla Araplaştırdı: Arapça yeni Latince haline geldi. S. 19
Araplara MÖ 853’teki ilk değinme, Asur devletinin, büyük deve sürülerine sahip Cündüb (“Çekirge”) adında belli bir Arap kabile reisini nakliyat için tutmasıyla ilgilidir; yerleşik ve bedevi toplumlara karşılıklı yarar sağlayan bir ilişkiydi bu.
Dil, şimdiye kadar Arapları bir arada tutmayı, onlara kimlik ve birlik kazandırmayı başarabilmiş tek bağdır; İslam’ın sağladığı birlik bile sonuçta kelimelere dayalıydı. Thomas Carlyle’ın işaret ettiği üzere, modern Avrupalılar ve vârisleri için, gücün temelinde yatan şeyler barut, matbaa ve Protestanlıktır; Araplar ve vârisleri için ise kelimeler, kafiyeler ve belagat olmuştur. s. 24